destek

Eskiden dostum olan, şu anda ilişkimizin doğasını yeniden gözden geçirdiğim bir arkadaşımla aramızda geçen bir mesajlaşma, bu yazıyı yazma isteği uyandırdı. Bu kişiyle yaklaşık beş aydır konuşmamıştık. Bu süreçte ben yabancı bir ülkeye taşınmış, taşındığım yerde iki defa ev değiştirmek zorunda kalmıştım.

Mesajlaşma şu şekildeydi:

  1. Nasılsın?
  2. İyiyim sen nasılsın?
  3. İyiyim. iş güç uğraşıyor musun?
  4. Valla uğraşıyorum da, daha çok hayatta kalmakla uğraşıyorum.
  5. Hayırdır ne oldu?
  6. 5 aydır sürekli taşınmaktan ve ev bulamama ihtimalinin stresinden oldukça yoruldum.
  7. Olsun, geçer o da dert etme. En azından sağlığınız yerinde (Bu cevapta, yaşadıklarımı hafife alması canımı sıkmıştı. Ben de biraz devam ettim.).
  8. O da çok yerinde değildi aslında, ağır grip geçirdik taşınırken.
  9. Haydaa.. Neyse canım taşındığınız yer güzel en azından, orasından bak.
  10. ...

Daha sonra hızlıca vedalaşıp iletişimi kestik.

Sizin de buna benzer durumlar yaşadığınız oldu mu? Size zor gelen, o anda hayatınızda yaşadığınız bir sıkıntıyı paylaşmak isterken, karşıdakinin sürekli “olumlu olması gereken” konulara dikkat çektiği, bunu yaparken de aslında size bir duvar ördüğünü hissettiğiniz oldu mu?

Karşı tarafın yaptığı tam da bu. Duvar örmek.

İnsanlar neden duygusal destek sağlayamazlar?

Derdimi kiminle paylaştığıma bir daha bakalım.

Arkama yaslandım ve bir düşündüm. Bu kişi, onun hayatını iyileştirmek için atması gereken adımları, tam da benim bahsettiğim dertlerin başına gelmesinden korktuğu için adım atamıyordu. Olduğu konumu koruyarak, bulunduğu yerden şikayet ederek yaklaşık beş sene geçirdiğini fark ettim. Ben ise aniden bu kişinin karşısına çıkmış, attığım adımları, bununla beraber başıma nelerin geldiğini, bu adımların yansıması olan stresle zor bir dönem geçirdiğimi anlatıyordum.

Bir nevi, köpekten korkan biriyle buluşmaya giderken yanımda dişli bir köpek getirip, korkan kişinin normalde olduğu gibi benimle sakince bir kahve içmesini beklemişim.

Kendi duygularını kaldırmaya cesaret edememiş insanlar, bizim duygusal yoğunluğumuzdan korkarlar. Bize destek olamazlar. Destek olamamak da onlara ağır gelir. Peki ne yaparlar? Konuyu değiştirebilirler, “sen halledersin” diyebilirler, sizin sıkıntılarınızın üzerine durmak yerine hemen olumlu taraftan bakmaya çalışırlar veya sohbet sizin anlamadığınız bir şekilde tartışmaya dönüşebilir.

Bunu çok sık yaşamıyor muyuz? Özellikle hayatta zorlandığımız zamanlarda, bu yükü kaldıramayan ebevenynlerimizden, dost saydığımız insanlardan böyle bir duvar gördüğümüzde kalbimiz kırılıyor.

Peki ne yapmalı?

Karşımdakinin benim taşıdığım duygusal yükü kaldıramayacağını, bunu kaldıracak kası hiç geliştirmemiş olduğunu fark ettiğimde, hüzünle karışık bir duygu yaşadım. Orda var olduğunu zannettiğim insan, aslında yoktu. Başka bir bakış açısıyla ise, o zamanda donmuşken ben bambaşka bir yere gitmiştim.

Aslında hata kimdeydi? Sanırım, kası olmadığı halde, ona verdiğim yükü taşımasını beklerken ben hata yapmıştım.

Bunun gibi hayal kırıklıklarını yaşıyorsanız, belki de bunu size yaşatan insandan beklentinizi gözden geçirmek gerekiyor.

Peki ben ondan neden taşıyamayacağı bir yükü kaldırmasını bekledim? Çünkü insanların zamanla çok farklı yönlere yönelebildiğin, çok farklı deneyimler yaşadığını, bir kişinin kendine ve hayatına yatırım yaparken diğerinin hayatına olduğu gibi devam edebileceğini gözden kaçırmıştım. Benim için biri bir kere “dost” ise, hep dosttu.

Ne yazık ki, bazen bir kişi diğerine göre farklı bir yol seçtiğinde, doğal bir sonuç olarak ikisi artık aynı yolun yolcusu olmuyorlar. Bu yüzden artık birbirlerinin duygusal yükünü kaldıramıyorlar. Benim eskiden zorlandığım durumların duygusal yükü, bu kişinin kaldırabileceği bir noktadaydı. Artık değil. Yapmam gereken, bu kişiden beklentimi değiştirmek oldu.

Size de, duygusal destek beklediğiniz insanların, gerçekten bunu kaldıracak kasları olup olmadığını sürekli kontrol etmenizi öneririm. Bu insanlar aile fertleri ise, bunu yapmanız özellikle önem kazanıyor. Çünkü bizler genellikle onlar bunu sağlayamasa da, bu desteği onlardan her şeye rağmen bekleme eğiliminde oluyoruz.

Hayal kırıklığına uğramamak için, evinde şeker olan komşudan şeker, tuz olan komşudan tuz istemeliyiz. Komşumuzun şekeri kalmamışsa, onun boğazına yapışıp neden şeker vermediğini sormak, ne yazık ki boşa harcanmış bir çaba oluyor.

Bu konu çok katmanlı ve hayatımızda bir sürü başka dinamiğe dokunuyor. Bu yüzden başka bir yazımda hayal kırıklığına uğramamak için neler yapmamız gerektiğini ele alacağım.

Şimdilik hoşçakalın, sevgiyle kalın.

Paylaşın:

Etiketler: duygu, destek, hayal, hayal kırıklığı, beklenti

Elnaz Gültekin

Uzman Psikolog