Duygusal Yoksunluk Şeması

Duygusal Yoksunluk Şeması

Sevgi alıp alamadığımız, özel olup olmadığımız ve bir yere ait olup olmadığımız konusunda radarlarımızı sürekli açık tutan bir şemadır.

Kendinizi boşlukta hissediyor olabilirsiniz. Bazı şeyler eksiktir, ancak adını koymakta zorlanırsınız. İhmal edilmiş bir çocuk ne hissediyorsa, siz de onu hissedersiniz. Yalnızsınızdır, biri için “özel” hissetmiyorsunuzdur ve sizin arkanızda kimse yoktur. Derin bir üzüntü veya nedenini anlayamadığınız bir öfkeniz olabilir.

Birine yakın olmaya, biriyle gerçek anlamda samimi olmaya, bir yere ait hissetmeye özlem duyuyorsunuzdur. Ancak bunu hayatınızın sonuna kadar elde edemeyeceğinize inanıyor olabilirsiniz. Belki de tekrarlayan bir şekilde, size bu sevgiyi veremeyecek insanlar hayatınızda yer almaya devam etmektedir.

Duygusal Yoksunluk şemasını fark etmek diğer şemalara göre biraz daha zor olabilir. Sizi neyin rahatsız ettiğini, neyin üzdüğünü açıklamak zor gelebilir. Çünkü bu yoksunluk genellikle, daha bunu ifade edecek kelimeleri ve dili kullanmayı öğrenmediğiniz erken çocukluk döneminde başlar. Yoksunluğa dair net bir anınız yoktur. Zaten yoksunluğun bir parçası da neyin eksik olduğunu belirten anılarınızın olmayışı olabilir. Geri dönüp baktığınızda, ebeveynleriniz size, ihtiyacınız olanı vermiş gibi görünebilir, istediklerinizi yapmışlardır. Ancak içinizde tanımlayamadığınız bir kopukluk, keder hissi vardır. Yalnız bırakılmaya bağlı da kronik bir öfke olabilir. Mizacınıza göre öfke ya da hüzün hislerinden biri daha baskın olabilir. Şema daha çok, duygusal anlamda hiç doyurulamayacak olmanız, hiç kimsenin size duymayacak olması ve hiç anlaşılamayacağınız hisleri ve inançlarını içerir. Belki de buradaki anahtar kelime “üveylik” hissidir.

Benim Duygusal Yoksunluk Şemam var mı?

Aşağıdaki ifadelerin bir kısmı veya hepsi sizin için geçerliyse, Duygusal Yoksunluk şemanız olabilir:

  • Aldığımdan daha fazla sevgiye ihtiyacım var olduğunu hissediyorum.
  • Kimse beni gerçekten anlamıyor.
  • Sıklıkla benim ihtiyaçlarımı karşılamayan, ilgisinden emin olamadığım, soğuk eşlere ilgi duyarım.
  • Soğuk, ilgisiz, bir şekilde ulaşılmaz (uzakta oturan, evli vb.), mesafeli, çok talep eden ancak az şey veren kişilere çekilirim.
  • Sıcak ve verici insanlara karşı ilgimi açıklanamayan ve hızlı bir şekilde kaybederim.
  • Sevdiğim insanlardan hiçbiri duygularını benimle paylaşma istemedi ve bana ne olacağıyla derinden ilgilenmedi.
  • Bana sıcaklık, sevgi veren ve bana tutunan kimse yok.
  • Beni gerçekten dinleyen ve hislerimi anlayan kimse yok.
  • İstesem bile, insanların beni korumasına izin vermem çok zor.
  • İnsanların beni sevmesine izin vermekte zorlanıyorum.
  • Hayatta üvey evlat gibi hissederim.
  • Genellikle içimde bir boşluk duygusu vardır.
  • Çoğunlukla yalnızım.
  • sizde Duygusal Yoksunluk Şeması'nın varlığından şüphe edebiliriz.

Duygusal Yoksunluk Şemasının Kökenleri

Bu şemanın oluşumu çok erken yaşlarda başlar. Öncelikle, hepimizde olduğu gibi, çocuklarda da fiziksel yakınlık önemlidir. Sevdiğimiz birine sarıldığımızda duygularımız sakinleşir. Size bakım veren kişi (genellikle anne) size yeterince sarılmamış, öpüp koklamamış olabilir. Gözünüzü bir kapatın ve çocukluğunuza odaklanın. Küçüklüğünüzden annenizle veya size bakım verenlerle ilgili fiziksel yakınlık anıları canlanıyor mu? Yoksa daha gergin, yakınlaşmaya korktuğunuz bir ortam mı var?

Fiziksel yakınlık dışında bir de yakınlığın duygusal boyutu vardır. Size yeterince ilgi ve dikkat gösterilmemiş olabilir. Sizi can kulağı ile dinlememiş ve sizinle empati yapamamış olabilirler. Çocukluğunuzu düşündüğünüzde, size bakım verenler size ilgilerini ve dikkatlerini verirler miydi? Sizi dinlerler miydi? O zamanlar uğraştığınız şeylerle ilgilenirler miydi? Yoksa uğraştığınız şeylerin saçma olduğu mu hissettirildi? Sizinle ilgilenildi ancak sizin neye ihtiyacın olduğunun önemi yok muydu? Örneğin, önünüze yemek konduğunda aç olup olmamanızın önemi olur muydu? Sizin için bir şeyler yapıldığında aslında pek de sizin fikrinizin önemli olmadığını, sizi bakım veren kişilerin sizin adınıza yaptıkları varsayımlarla sizin ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını hissettiniz mi? İçinde büyüdüğünüz aileye ait hisseder miydiniz? Yoksa üveylik duygusu mu hakimdi?

FBu şemanın oluşumu çok erken yaşlarda başlar. Öncelikle, hepimizde olduğu gibi, çocuklarda da fiziksel yakınlık önemlidir. Sevdiğimiz birine sarıldığımızda duygularımız sakinleşir. Size bakım veren kişi (genellikle anne) size yeterince sarılmamış, öpüp koklamamış olabilir. Gözünüzü bir kapatın ve çocukluğunuza odaklanın. Küçüklüğünüzden annenizle veya size bakım verenlerle ilgili fiziksel yakınlık anıları canlanıyor mu? Yoksa daha gergin, yakınlaşmaya korktuğunuz bir ortam mı var?

Bunun yanı sıra, çocukların duygularını yaşamayı öğrenmeye ihtiyaçları vardır. Bu doğuştan edindiğimiz bir beceri değildir. Ebeveynleriniz sizin duygularınız kabardığında etkili bir şekilde duygularınızı yatıştıramamış olabilir. Dolayısıyla duygularınızı kendi kendinize yatıştırmayı öğrenmek zorunda kalmışsınızdır. Bu yüzden yetişkinliğinizde, başkalarının sizin duygunuzu yatıştırmasına izin vermekte zorlanabilirsiniz.

Bir diğer eksiklik ise, ebeveynler çocuğu hayat içinde uygun ve yeterli bir şekilde yönlendirememeiş olabilir. Siz küçükken, başınız sıkıştığında veya yardıma ihtiyacınız olduğunda, güveneceğiniz bir dayanağın var olduğunu hissetmemiş olabilirsiniz. Bu da sizde hüzün verdiği gibi, karar alırken kaygılanmanıza sebep olmuş olabilir.

Daha önceki maddelerde de geçtiği gibi, bazen ebeveynler empati kurma güçlüğü yaşarlar. Bu da, kendi ihtiyaçlarıyla, çocuğun ihtiyaçlarından daha ilgili olmaları olarak kendini gösterebilir. Ailenin ilgi göstermesi bazı şartlara (uzlu olma vb.) bağlı olabilir. Bu da çocuğun ihtiyaçlarını ertelemesine ancak ihtiyaçlarının bir türlü karşılanmadığı duygusuna yol açabilir. Çocukların ihtiyaçlarını ifade edecek olgunluğa gelmeleri zaman aldığı için de, çocuk neyin eksik olduğunu anlamlandırmayabilir. Dolayısıyla “boşluk” hisseder.

Görüldüğü gibi, Duygusal Yoksunluğun temelleri aslında oldukça ciddi ve bir o kadar da ağırdır. Eğer bu şema sizde varsa, eksikliğin sorumlusunun kendiniz olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ancak görüldüğü gibi, çocukların bu konuda nadiren bir etkisi vardır. Bu yüzden, kendinize yüklenmeden önce bir daha düşünmenizi öneririm.

Bunların hepsini yaşamamış olabilirsiniz. Kısmi olarak yaşamışsanız da, Duygusal Yoksunluk gelişmiş olabilir.

Duygusal yoksunluk psikolojik destek ile iyileşebilen bir eksikliktir. Ancak kişinin bunu değiştirmeyi istemesi gerekir. Çünkü süreç içerisinde, genellikle acı anılara göğüs germemiz gerekir. Bunun psikolojik destekle olması, bu anıların yükünü paylaşacak bir dayanak sağlar. Bu ise kendi başına iyileştiricidir, çünkü bu şemanın temel eksiği de budur.

Ayrıca Fedakarlık Şeması'nı okumanızı öneririm. Duygusal Yoksunluk şemasına sahip insanların çoğunlukla geliştirdiği bir diğer şema da fedakarlıktır.

  • Bu bilgiler, Alp Karaosmanoğlu'nun Şema Terapi eğitimlerinden, "İyi Hissetmek" adlı Youtube kanalındaki paylaşımlarından ve Jeffrey E. Young, J.S. Klosko, M.E. Weishaar'ın "Şema Terapi" kitabından derlenmiştir
  • Bu yazı tanı veya teşhis niteliğinde değildir. Sadece bilgilendirme amaçlı sunulmuştur.